Liseden mezun olduğumda değerlendirdiğim ilk üniversiteydi Koç Üniversitesi. Göz alıcı kampüsü, başarılı eğitmenleri ve çok gelişmiş kaynaklarıyla da tercih ettiğim ilk üniversite oldu. Bana yaşantımda çok geniş ve farklı bir bakış açıcı kazandıracağına inandığım için Sosyoloji Bölümünü tercih ettim.
Girdiğim her dersin bana ayrı bir yararı var ve üniversitemin bana kattıkları çok fazla. Başarılı bir vizyon dışında, çok iyi araştırma teknikleri, önemli bağlantılar ve pek çok imkan Koç Üniversitesi'nin bana kazandırdıklarından sadece bazıları. Akademik bir başarının yanı sıra sosyal bir başarı sağlamam konusunda da pek çok yardımı oldu üniversitemin. Moda kulübünde aktif bir rol oynamanın dışında “work-study” olarak adlandırdığımız projenin de bir parçası oldum. Böylece eğitim görürken pek çok başka alanda kendimi geliştirme olanağı buldum.
Hem Koç Üniversitesi’nde olmak hem de tıp okuyor olmak ayrı ayrı çok güzel. Koç Üniversitesi öğrencisi olmak gerek sosyal imkanlardan gerek eğitim ve araştırma olanaklarından yararlanmak bakımından çok ayrıcalıklı. Bir taraftan tıp alanından kendimi geliştirmek bir yandan da sosyal ve kültürel alanlarda kendimi daha donanımlı hale getirmek için oldukça fazla imkanımız var, tabi tıptan geriye kalan zamanlar dahilinde.
Biz fakültenin ilk öğrencileri olarak çok büyük bir risk aldık, oturmuş pek çok tıp fakültesinin dışında yeni açılmış, hastanesi yapım aşamasında olan, önümüzde izleyeceğimiz net bir yolu olmayan bir okul seçtik. Fakat bunda gerek Koç Üniversitesi’nin diğer alanlardaki başarıları gerek de fakültenin diğer üniversitelerden farklı olarak yenilikçi, farklı ve dinamik bir kadroya sahip olması etkindi. Diğer tıp fakültelerinde 200-300 kişilik amfilerde eğitim gören öğrencilerin kendilerini göstermeleri ve istedikleri alanlara yönelmeleri zor olduğunu düşünmem de burayı tercih etme nedenlerimden biri. Koç Üniversitesi’nde mevcut öğrenci sayısı çok az, bu yüzden de hocalarımızla araştırma projelerine birebir katılıyoruz, laboratuarlarda çalışıyor, makaleler okuyup inceliyoruz. Bunların dışında kesinlikle diğer tıp fakültelerinden soyut değiliz, kurduğumuz Tıp Klübü ile hem uluslar arası hem ulusal birliklere üyeyiz ve aktif olarak diğer yurt içi ve yurt dışı tıp fakülteleri ile çalışıyoruz. Kendi üniversitemizde de farklı bölümlerle yaptığımız çalışmalar ve aldığımız ortak çekirdek program dersleri sayesinde hep bir aradayız. Koç Tıp’ı istememin nedenleri tam da bunlardı aslında.
Mezun olduktan sonra hem USMLE hem de TUS’a girip kendimi sınamak ve aldığımız sonuca ki önceliğim yurtdışı, ihtisasımı tamamlamak istiyorum. Asla ve asla burada öğrendiğim araştırmacı ruhu kaybetmeyi düşünmüyorum. Hem klinikte hem araştırma dünyasında yer almak öncelikli hedeflerim.
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okumak çok farklı bir duygu. Nedeni ise akadamik hayatın zenginliği ile birlikte sosyal anlamda da fazlasıyla aktif olabildiğim bir okulda okuyor olmam. Katılabileceğim onlarca sosyal klübün varlığı, sahip olduğumuz muhteşem kampüs ve öğretim üyelerimiz ile kurduğumuz güçlü iletişim; Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin ayrıcalıklarından bazıları.
Henüz ikinci sınıftayken uluslar arası dergilerde makale yayınlayabildiğim, okulun kürek takımında yer aldığım ve dans klübünün bir üyesi olarak her sene gösterilere çıktığım için çok mutluyum. Hem akademik hem de sosyal anlamda bu denli olanağın bir arada sunulduğu başka bir okul düşünemiyorum.
Yabancı dilde eğitim görme fırsatı ile birlikte az sayıda öğrenciyle eğitim alma şansı, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesini seçmemin en önemli sebeplerindendi. Diğer fakülteler ile ortak çalışmaların yürütülmesi ve disiplinlerarası projelere dahil olma fırsatı da Koç Üniversitesini istememde büyük rol oynadı. Bu avantajlarla birlikte kampüsün sunduğu olanaklar, geleceğe yönelik yurtdışı bağlantıları ve verilen çok yönlü eğitim; tercihimi Koç Üniversitesinden yana kullanmamı sağladı.
Mezun olduktan sonra uzmanlık eğitiminin en azından bir bölümünü yurt dışında gerçekleştirmeyi hedefliyorum. Daha sonra kariyerimi tamamlayıp beyin veya kalp cerrahisinde uzmanlaşmak istiyorum.
Başka herhangi bir üniversitede tıp öğrencisi olmaktan çok farklı bir şey. Tıp eğitiminin ilk üç senesinin gerçekleştirildiği Rumelifeneri Kampüsü, öğrencilerine çok geniş bir yelpazede sosyal imkanlar sunmaktadır.
Bu kampus içinde faaliyet gösteren, tiyatro kulübünden dans kulübüne, KuRadyo’dan Ku Gönüllülerine, onlarca kulüp, gelen her öğrencinin kendi bölümü dışında ilgisini çeken konularda da kendisini geliştirebilmesini sağlamaktadır. Bu aktiviteler, eğitimin birinci yılını kapsayan çekirdek programla birlikte düşünüldüğünde, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun birinin, bu okuldan sadece mesleki bilgi birikimiyle değil, çok farklı alanlarda edindiği deneyimlerle ayrılacağını söyleyebilirim. Mezun olduktan sonra, uzmanlığımı Psikiyatri alanı üzerine yapmak istiyorum.
Medya ve Görsel Sanatlar alanında evrensel işler yapabilmem için öncelikle ileri düzeyde İngilizce bilmem gerektiğine; bu yönde en iyi eğitimi de Koç Üniversitesi'nde bulabileceğime karar verdim. Dahası yalnızca teoride değil, pratikte de güçlü bir eğitim almak istedim.
Hazırlık öğrencisi olmama rağmen, bu bir sene içerisinde kendi alanımda bir çok etkinliğe katıldım, uluslar arası projelere dahil oldum, önemli sanatçılarla tanışarak kendi çalışmalarımı gösterme fırsatı yakaladım, televizyon kanallarından part- time iş teklifleri aldım. Ayrıca yapılan workshoplarla, farklı bakış açıları kazanarak, bölüm hocalarımla tanışma ve birlikle projeler yapabilme olanakları yakaladım. Herkesin fikrinin önem taşıdığı ve dikkate alındığı bir ortamda eğitim alarak, kendimi gösterebileceğim bir çok fırsat yakaladım. Koç üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü tek bir koldan eğitim vermek yerine, çizim ve animasyon, film eleştirmenliği, pazarlama, tipografi, reklamcılık ve daha bir çok alanda eğitim alabilme seçeneği sunmakta. Günümüzde medya her meslek alanının içinde çok önemli bir yer kaplamakta ve bu alanda kişinin başarılı olabilmek için farklılığını ortaya koyabilmesi çok önemli. Ben Koç Üniversitesi’nin bana bu bakış açısıyla değer kattığını düşünüyorum.
İngilizce Hazırlık Okulu’nda dersler hem eğlenceli hem de öğretici geçti ve bu da İngilizce öğrenirken motivasyonumu artıran sebeplerdendi. Ofis saatlerinde hiçbir şey beklemeksizin yardımcı olan hocalarım sınavı rahat bir şekilde geçmemi sağladı. İngilizce Hazırlık Okulu’nun sıkılaştırılan kuralları sayesinde şuan bölümümde İngilizce konusunda zorluk çekmiyorum.
Şu ana kadar ``İyi ki bu okulda Tıp Fakültesi öğrencisiyim!`` dediğim birçok an oldu. Bu memnuniyetimin sebepleri ise genel olarak diğer tıp fakültelerine göre, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin mevcudunda bulunduğu okuldan ötürü, bana güzel kampüsü ve diğer bölümle ve sosyal bir kampüs hayatı yaşatması, bana kulüpleri ve imkanları vasıtasıyla
kendimi fotoğrafçılık, sinema, radyo yayıncılığı, münazara gibi alanlarda geliştirebilme şansı vermesi ve ``tıp fakültesi öğrencisiyken üniversitesi hayatı yaşamak`` kavramını benim için imkansız bir hayal olmaktan çıkarıp somut hale getirmesi diyebilirim.
Tabii ikinci sınıfa geçtiğimde ve komiteler başladığında bu sosyal faaliyetlerden kaç tanesini yürütebileceğim konusunda hiç emin olamıyorum üst dönemlerimin yoğun ders temposuna bakınca, sanırım bu röportajı okuyan veliler bu cümlemi okuyunca bir rahatlama yaşayacaklardır fakültenin öğrenciler üstünde çalışma disiplini sağlaması konusunda. Ve ayrıca bu röportajı okuyan veliler birinci sınıftaki tıp fakültesi öğrencilerinin not ortalamalarının genel olarak 3.00 ile 4.00 arasında değiştiğini duyunca ``bu çocuklar hiç ders çalışmıyor, iyice salıyorlar herhalde.`` kaygısından kurtulurlar sanıyorum, tabii aday öğrenci arkadaşları da rahatlatayım, genel olarak aşırı hırslı ve birbirine zarar veren, entrikalar döndüren çok çalışkan öğrencilerin bulunduğu bir fakülte değiliz, aksine fakültenin geneli, başarılı olmak bağımlılık yarattığı için bireysel olarak tatmin olmak istiyor diyebiliriz. Koç'ta tıp fakültesi öğrencisi olmaktan biraz daha bahsedersek, birinci sınıfta tüm bölümlerle ortak program derslerimizin olması, zaman zaman okula ``ee bu ders tıpta ne işimize yarayacak, boşu boşuna uğraştırıyorlar bizi!`` diye serzenmeme sebep olsa da, genel olarak bana sosyal ve fen bilimlerinin birbirinden ayrık oluşumlar olmadığını ve hepsinin temel yaklaşım tarzını öğrenmenin en karmaşık sorunları bile değerlendirmede birçok enstrümanı kullanmayı öğretti, bunun için de okuluma minnettarım. Bunun dışında, Koç Üniversitesi'nde Tıp öğrencisi olmanın bir diğer güzel yönüyse, okulun öğrencilerini çeşitli seminerler, Amerikan Hastanesi'nde ameliyat izleme imkanı vb. imkanlarıyla öğrencilerin mesleğe karşı yabancılığın ve ön yargılarının kırılmaya çalışılması diyebilirim. Ayrıca bu okulda tıp fakültesi öğrencisi olmanın bir diğer güzel yönüyse, sadece tıp fakültesi öğrencilerinden oluşan sınırlı bir arkadaş çevresine değil, tüm bölümlerinin kampüs ve yurtlarının, kulüplerin ortak olması sayesinde birçok farklı bölümden farklı öğrencilerle, hocalarla tanışabiliyorsunuz ve bu da size çeşitli insanların bulunduğu zengin bir sosyal derya oluşturmanızı sağlıyor.
Dolayısıyla Koç Üniversitesi'nde Tıp Öğrencisi olmaktan mutlu olduğumu söyleyebilirim ve umarım ki gelecek senelerde de aynı şeyi söyleyebilirim.
2012 LYS sınavında sözel puanında Türkiye 50.’si oldum. Koç Üniversitesi’ni seçmemdeki en büyük etkenler, üniversitenin sağladığı burs, araştırma, çift anadal ve uzmanlaşma sertifikaları imkanları, öğretim üyesi kadrosunun dünya çapında tanınmış akademisyenlerden oluşması ve üniversitenin sahip olduğu uluslararası kimlik oldu.
Üniversite tercih döneminde, Medya ve Görsel sanatlar alanında uluslararası bir bakış açısı kazanabilmek; bu bakış açısıyla yine uluslararası alanda başarılı projeler üretebilmek için gereken eğitim ve vizyonu Türkiye’de en iyi verebilecek okulun Koç Üniversitesi olduğuna karar verdim. Ayrıca Medya ve Görsel Sanatlar bölümünde tek bir dalda eğitim vermek yerine; tasarım, medya yönetimi, reklamcılık, pazarlama, sinema gibi bir çok farklı alanda disiplinler arası bir eğitim modeli uygulanmasının ilerideki iş hayatımda bana çok büyük avantaj sağlayacağını düşünüyorum.
Üniversitedeki ilk yılımda, bölümümle ilgili derslerin yanında, öğretim üyeleri ile birebir akademik araştırmalarda çalışma olanağı buldum. Gerek üniversitedeki öğretim üyeleri ile gerek dışarıdan gelen eğitimcilerle birlikte seminerlere ve workshoplara katılarak alanımda farklı bakış açıları kazanma ve pratik yapma imkanı yakaladım. Bu açılardan, Koç Üniversitesi’nde aldığım eğitimin beni hep akademik hem sosyal anlamda çok geliştirdiğine inanıyorum.
Üniversite tercihi yaparken benim için en öncelikli konu akademik-sosyal ortamın zenginliği ve buna ek olarak sağladığı burs olanaklarıydı. Bütün bu olanakların ve hatta daha da fazlası için imkân sağlayan akademik ortamların en başında gelir Koç Üniversitesi. Özgüveni yüksek, donanımlı, olaylara eleştirel gözle bakabiliyorsam eğer Koç Üniversitesi’nde geçirdiğim zaman bunda çok etkili olmuştur. Koç Üniversitesi adıyla bile çoğu zaman sizi diğer yaşıtlarınızdan bir adım ileriye taşır.
Konusunda son derecede yetkin akademisyenlerin, öğrencilere her açıdan destek vermekten kaçınmayan yöneticilerin ve çalışanların olduğu, değerli dostlukların kurulduğu Koç Üniversitesi, benim gibi gençlerin çok uzaklara gitmeden ulaşabilecekleri bilimin ve değişik kültürlerin kesişim noktası olarak Türkiye’de kendine yer edinmektedir.
Bir okul hayal edin ki, hayal dünyanız gerçekleştirebileceklerinizin sınırlarını değil, gerçekleştirebilecekleriniz hayal dünyanızın sınırlarını zorlasın... İşte ben, tam da bu bahsettiğim yerdeyim!
Üniversiteye başlarken pek çoğumuzun aklında soru işaretleri oluyor ve zaman zaman çok da emin olmayarak tercihler yapıyoruz. Oysa biz Koç Üniversitesi’nde aldığımız disiplinlerarası eğitimle, çok yönlü bakış açısı ediniyor, yeteneklerimizi, ilgi alanlarımızı gözlemleyerek; kendi alanımız dışındaki alanlara da yönelme imkanına sahip oluyoruz. Bu da geleceğimize daha emin adımlarla yürümemizi sağlıyor. Üstelik alanında en iyi akademisyenlerden eğitim alma fırsatını da yakalıyoruz. Öte yandan Koç Üniversitesi, sosyal yönden aktif bireyler yetiştirmenin de önemini asla gözardı etmiyor. Hepimiz sporun ve sanatın pek çok dalında farklı deneyimler elde etme fırsatı yakalıyoruz. Üstelik bunları seçmeli ders olarak alabiliyor olmamız da büyük bir şans! “Benim üniversitem, benim hikayem!” dedim, yazarken anlatılacak ne kadar çok şey olduğunu ve kelimelere dökmenin bile ne kadar özveri gerektirdiğini anladım! Daha fazlası için... sizi de aramıza bekliyoruz. Hoş geldiniz!
Koç Üniversitesi’ni tercih etmemin sebeblerinden birisi, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olmasının yanı sıra, çift anadal yapabilme olanağıydı. Çift anadal yapmak istediğim bölüm konusunda fikrim üniversiteye girince değişti.
Liseden yeni mezun olmuş birisinin ilerde tam olarak ne yapmak istediğini bilmesi çok nadir rastlanan bir durum. Bu noktada Koç Üniversitesi’nin en önemli özelliklerinden birisi bölüm değiştirme, çift anadal ve yandal gibi olanaklar sunarak öğrencilerin gerçekten okumak istedikleri bölümlerde olmalarını sağlamak. Koç Üniversitesi’ni bu kadar başarılı kılan özelliklerden biri de öğrencilerin hocalar ile birebir çalışma fırsatı bulması. Bunun dışında üniversitemizin olanakları ve bu tür aktivitelere verdiği önem sayesinde birçok ders dışı aktivitede yer alma fırsatı buldum. Okulumuzun basket takımında, sanat klübünde ve fotoğraf topluluğunda aktif olarak yer almaktayım. Bütün bunları göz önüne aldığımda yaptığım tercihin ne kadar doğru olduğunu fark ettim.
Koç Üniversitesi’nde geçirdiğim 3 sene boyunca hem akademik hayatımda hem de sosyal hayatımda büyük değişiklikler oldu.Bunda Koç Üniversitesi’nin öğrenci odaklı eğitimdeki yüksek vizyonunun rolü büyüktür. Daha lisans eğitimim sırasında bölümümüzün Süperkritik Akışkanlar ve Enerji Teknolojileri laboratuvarında çalışmaya başladım.
Yaklaşık iki senedir çalıştığım bu laboratuvarda bölümdeki profesörler ve diğer araştırma görevlileri geliştirdiğimiz projelerle kimya mühendisliği alanında tecrübe kazandım.Üniversitesimizin disiplinler arası çekirdek ders programları genel mühendislik bilgime entellektüel bir vizyon katmama yardımcı oldu. Fakültemizle endüstri arasındaki bağın bize sağladığı imkanlar sayesinde alanımızdaki bir çok önemli firma ile tanışma şansı elde ettim. Ayrıca bize ayrılan staj kontenjanları sayesinde sektörün önde gelen firmalarında staj yapma imkanı buldum. Akademik çalışmaların yanı sıra sosyal kulüplerde de aktif olarak görev aldım.Beni hem akademik hem de sosyal anlamda geliştiren Koç Üniversitesi’ne gelerek doğru tercih yaptığıma inanıyorum.
Koç Üniversitesi, kimliklerimizi bulma yolunda adım attığımız üniversite yaşamımızda bizlerin aslında ne olmak istediğini geniş yelpazesiyle bizlere sunan ve bizlerin daima elde ettiğimizin daha ilerisinde edinimler sağlamamıza yardımcı olan Türkiye’nin en kapsamlı kurumlarından biridir.
Bölümler arası esnek ders seçim olanakları, alanımız dışında seçilen seçmeli ders çeşitliliği, yabancı dil eğitimin getirdiği bir dil hâkimiyeti ve birbirinden kaliteli öğretim üyeleriyle çalışma şansı bütün bölümlerde olduğu gibi Uluslararası İlişkiler bölümünde de mevcut.Uluslararası İlişkiler bölümünde temel prensip; öğrencilerin mezun olduktan sonra kaliteli bir yaşama sahip olabilmeleri için en iyi ve gelecekleri için en verimli olanakları sağlayacak bir eğitim hayatı sunmak.
Koç Üniversitesi değişim programlarıyla yurtdışında başka üniversitelerde bir dönem okuyup farklı kültürlerle bütünleşebilir, aynı zamanda insana, hayata bakış açınızı farklı bir pencereden görmeyi öğrenebilirsiniz. Koç Üniversitesinin bu kapsamda anlaşmalı olduğu bir üniversitesine bir dönem değişim öğrencisi olarak gittim ve Uluslararası İlişkiler bölümü kapsamında almak istediğim bütün dersleri kolaylıkla bulup burada da o dersleri kolaylıkla saydırabildim. Bölümüm açısından da verimli olan bu değişim programına katılım Koç Üniversitesin de çok kolay. Hayatımızın en güzel periyodunda, yapmak istediğiniz her şeyi yapabileceğiniz, olanakların dışında olanaklar yaratabileceğiniz, öğrenirken öğretmeyi, çalışırken eğlenmeyi ve bütün bunları 4 yıllık bir üniversite yaşamına sığdırmayı başaran Koç Üniversitesinde gerçekleştirmeye bence sizde varsınız.
``Koç üniversitesinde tıp okumak, akademik alanda çok başarılı bireyler olarak yetişmek ve aynı zamanda cok çeşitli sosyal alanlarda basarili kisiler olmak demek. Muzik kulubu, exchange ogrenciler toplulugu ve bir cok kulupte aktif olarak gorev aliyor ve egitim seviyemi yuksek tutuyorum.
Disiplinlerarasi egitim sayesinde hemen hemen her bolumden arkadaslar edinip cevremi genis tutuyorum, bu da kendimi gelistirmeme yardimci oluyor. Guleryuzlu ve alanlarinda cok basarili hocalariyla tip fakultemiz, bizleri gerek temel bilimler gerek klinik alanlarda erken zamanlarda cok yonlu egitip, karsimiza cikacak her seyin üstesinden gelmemiz için çalışıyorlar. Burada zaten cok zor oldugu bilinen bir bolumu ayni zamanda eğlenerek okuyoruz. Hayatımda ``iyi ki yapmışım`` listemin basinda,koc universitesi tip fakultesini secmem var. İyi ki koçluyum.``
Koç Üniversitesi Fizik Bölümü’nü tercih etmemin en önemli sebebi, Türkiye’nin önde gelen bilim insanlarından oluşmuş akademik bir kadroya sahip olması ve bu kadroyla 10 kişiden az mevcutlu sınıflarda iletişim içinde olabilecek olmamdı.
İlk dönemlerimden beri work-study programı sayesinde pek çok hocayla birebir çalışma fırsatım oldu. Böylece akademik hayatın içine küçük de olsa adımlar atmış oldum. Çift anadal programı sayesinde hayalimdeki iki bölümü aynı anda okuyabiliyorum. Koç Üniversitesi’nin ders programı oluşturmada ve ders seçiminde öğrencileri özgür bırakması sayesinde de doktora dersleri dahil pek çok dersi zamanından önce alarak kendimi geliştirme fırsatı buldum. Böylece iyi bir akademisyen olma yolunda Koç Üniversitesi imkanlarıyla rahatça ilerliyorum.
Koç Üniversitesi yetiştirdiği gençlerin sıradan ve kolaycı çözümler temelinde kalmamasıyla diğer üniversitelerden ayrı bir yerde duruyor. Benim de Koç Üniversitesini seçmemin nedeni mezun olduğumda farklı olma isteğimin karşılanacağına dair inancımdır. Bu farklılık Üniversitemizde sadece eğitim düzeyinde kalmamakta yaratılan sosyal aktivitelerde de kendisini hissettirmekte.
Kulüpler aracılığıyla yaptığımız faaliyetler, hem ulusal hem de uluslararası sosyal bir çevre edinme imkanı sağlamanın yanında, akademik hayattan bunalıp eğlence aradığımızda buna da rahatlıkla cevap verebiliyor. Ben hiç aklımda yokken kendimi bu kampüsün içinde buldum ama şimdi duraksamaksızın “İyi ki Koç Üniversitesi” diyebiliyorum. Koç Üniversitesini seçmeyi düşünen herkes tüm bunları göz ardı etmemeli ve doğrusu hiç tereddüt de etmemelidir.
Bilgisayar Mühendisliğinden sadece mezun olmakla bitmiyordu isim, kendimi bir şekilde geliştirip rakiplerimden farklı ve özel kılmam gerektiğini biliyordum. Bu yüzden Koç Üniversitesini seçtim. Üniversitemizin dünya çapındaki tanınmış akademik kadrosu benim burayı seçmemde büyük rol oynadı.
Daha birinci sınıftayım ama şimdiden üniversitemin bana sağladığı olanaklarından, gerek teknik bilgi olsun gerek birebir akademisyen desteği olsun gayet memnunum. Ayrıca birkaç sene sonra sahip olabileceğim staj ve is olanaklarını hocalarımdan ve akademisyenlerden ayrıntılı bir şekilde öğrendikten sonra ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım koç üniversitesini seçmekle. Diğer bir yandan Koç üniversitesinde sahip olacağınız en güzel fırsatlardan birinin de buradaki atmosfer olacağı kesin. Arkadaşlarınızla ve öğretim üyelerinizle öğrenirken aldığınız keyif her gecen gun sizi daha mutlu bir öğrenci yapacak şüphesiz. Gecen seneden bu yana çok daha farklı bakmaya başladım hem okuluma hem bölümüme dolayısıyla öğrenim hayatıma mutlu ve memnun bir sekil devam ediyorum.
Kendimi tanıdığımdan beri makina mühendisliği okumak isteyen biri olarak, Koç Universitesi ve sunduğu imkanların makine mühendisi adayları için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
Ülkeler arası sınırların kalktığı ve gitgide küçülen dünyada aynı zamanda her bir anın daha detaylı hale geldiği bir dünyadan bahsediyoruz. Koç Üniversitesi’nin öğrencilerine sunduğu esnek ve disiplinler arası eğitim programı, tasarım ve mühendisliğe ilgi duyan öğrenciler için gerekli altyapıyı sağlıyor. Güncel ders içerikleri, proje ağırlıklı ve takım çalışmasına dayalı dersler ve akademisyenler ile çalışma imkanı Koç Üniversitesi’nin biz mühendislik öğrencilerine sunduğu fırsatlardan bazıları. Ve tüm bu çalışmalarımızda, üniversite bize en üst düzey teknolojiyi sunuyor ve bizlerin sorumluluk almasını destekliyor. Akademik çalışmaların dışında, tiyatroya duyduğum ilgiyi üniversitemde daha da geliştirme şansı yakaladım, ve kampüsün sunduğu spor imkanlardan faydalanmaya çalıştım.
Koç Üniversitesinde psikoloji okumak bir ayrıcalıktır. Hayata bir sıfır önde başlamanın ilk adımıdır. Koç üniversitesi psikoloji bölümü benim ilk tercihimdi. Alanında en başarılı öğretim görevlilerinin burada olması, araştırma olanakları açısından geniş bir yelpaze sunması bunların yanısıra etkin bir sosyal ve kültürel ortamın olması bu tercihi yapmamın temel nedenlerini oluşturdu.
Üniversiteye başladığımda yepyeni bir ortam ile karşılaşmanın ve kimseyi tanımanın getirdiği bir yalnızlık duygusuna kapılmıştım. Fakat üniversitenin bizlere sunduğu mentorluk programı sayesinde ilerde aynı bölümde okuyacağım yeni arkadaşlarımla tanışmak bu durumu kısa süre atlatmamı ve okula kısa sürede adapte olmamı sağladı. Şimdi üniversiteye başladığım ilk güne dönünce zamanın ne kadar hızlı ve güzel geçtiğini görüyorum. Şu anda alanında başarılı hocaların projelerinde yer alıyor ve onların engin deneyimlerinden faydalanma olanağı buluyorum. İyiki Koç Üniversitesi Psikoloji ailesine katılmışım.
Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’ne Anadolu Bursiyeri olarak yerleştim. Koç Üniversitesi, sunduğu tüm imkânlar sebebiyle benim için bir hayaldi. Buraya geldiğimdeyse daha ilk senemde yaptığım, gördüğüm şeylerle hayallerin de ötesini gördüm. Okuldaki ilk senemde birçok arkadaşım gibi İngilizce Hazırlık Programı’na devam ettim. İngilizce konusunda fen lisesi mezunu olmamın dezavantaj yaratacağını düşünüyordum ancak okulun ELC kadrosu karşılaştığım tüm zorluklarda yanımda oldu. İstediğim zaman hocalarla ve eğitimimiz için çaba gösteren KOLT (Öğrenme ve Öğretme Ofisi) gibi ofislerle görüşebilmem, onlardan yardım almam işimi çok kolaylaştırdı.
Arkadaşlarınızla bir yerde oturmuş hararetle bir konu üzerinde tartıştığınızı varsayalım: etik, politika, hayvan hakları, insan ilişkileri... Fark etmez. Öyle ki, sizin dışınızda herkes sağlam fikirler ve güzel cümlelerle konuya dahil olmakta, ancak konu bir çıkmaza girmekte.
Sizse, sunulan argümanlara inanıp inanmamanızdan bağımsız olarak diğerlerinin yaptığı gizli varsayımları, argümanlar arasındaki geçişleri takip ederek süregelen konuşmayı analiz etmektesiniz. Ve öyle ki, diğerleri konuşmaktan yorgun düştüğünde yaptığınız analizi paylaşarak ortamda kısa süreli bir şaşkınlık yaratıyorsunuz. Oyuna son noktayı koymasanız da, oyunu deşifre ediyorsunuz ve bunu diğerlerinin argümanlarını reddetmeden başarıyorsunuz. Eğer matematik öğrenmekteyseniz, bu tablo bir varsayım olmaktan çıkıyor. Matematik, saatler içinde çözebileceğiniz sorunları hayatınızdan atarken, senelerdir çözülememiş problemleri sahneye çıkarıyor.
Adalet bilincinin ve sağlam temellere oturtulmuş bir hukuk nosyonunun, teknik hukuki bilgi ile koşut gittiği günümüzde, arzu edilen hukukçu fikri de buna bağlı olarak değişmiş durumda. Hukukun belirli dallarına hakimiyet kadar, çok yönlülüğün, disiplinlerarası bakış açılarının da önem arz ettiği bir ortamda Koç Üniversitesi geniş imkânlarıyla ülkenin ve dünyanın ihtiyacı olan hukukçularını yetiştirmeğe gayret ediyor.
Sınıf mevcudunun hocalarla birebir iletişime imkân tanıdığı dersler, kütüphanenin sunduğu zengin kaynaklar ve akademik çalışma ortamı ile Fakülte’nin yıl boyunca düzenlediği çalıştaylar ve konferanslar... Özetle, hukuk öğrenimini dersliğin dışına da çekebilen bu yenilikçi bakış açısı, kanaatimce başarılı hukukçu adayları için ülke çapında eşine az rastlanır bir fırsattır. Bu itibarla, muhtevaca zengin bir hukuk öğrenimi arzu eden adaylar için Koç Üniversitesi, üzerinde mutlaka durulması gereken bir seçenektir.
Koç Üniversitesi, öğrencilerine kendilerini hem akademik hem de sosyal anlamda geliştirebilecekleri bir ortam sunuyor. Burada, alanlarında uzman öğretim üyelerinden dersinizi dinleyip, kalan vaktinizi de öğrenci kulüplerindeki aktivitelerde geçirebilirsiniz.
Şu an birçoğunuzun aklındaki soruyu tahmin edebiliyorum: “Neden kökleşmiş üniversitelerde tıp fakültesi okumak varken burayı tercih etmeliyim?” Benim de aklımda aynı soru vardı ve Koç Üniversitesi’ni gezdikten sonra bir cevaba ulaştım: Eğitim dilinin tamamen İngilizce olması ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin her yıl sadece 40 öğrenci alıyor olması beni öncelikle etkiledi. Ayrıca araştırmacı doktor yetiştirme misyonu, bilimsel araştırmaya verilen önem, yurt içinde ve dışında sunulan çeşitli staj olanakları da beni buraya yönlendirdi. Şimdi Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde büyük amfiler yerine sınıflarda ders işliyor; sorularımı rahatça sorabiliyor ve öğretim üyeleriyle birebir ilişki kurabiliyorum. Histoloji laboratuvarında mikroskopta rahatça preparatımı inceliyor, anatomi laboratuvarında asistan olup kadavranın açılmasına bizzat yardım ediyorum. Fizyoloji laboratuvarında sınıf arkadaşlarımla kendi deneyimi yürütebiliyorum.
Koç Üniversitesi’nde geçirdiğim dördüncü yılımda “İyi ki burayı tercih etmişim” diyorum. Geriye dönüp baktığımda Yrd. Doç. Dr. Nathan Lack’in laboratuvarında çalışarak laboratuvar tekniklerini öğrendiğimi; tıp bilgimin yanı sıra genetik bilgimi de geliştirdiğimi; buz hokeyi takımı ile müzikal kulübünde yer alarak güzel anılar ve arkadaşlar edindiğimi görüyorum. Bugün bir Koç Üniversitesi mensubu ve bir doktor adayı olarak olduğum yerden çok memnunum. Bir dünya vatandaşı ve dünya doktoru olarak yetişmek istiyorsanız Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi aradığınız yer olabilir.
Koç Üniversitesi’ni tercih etmemde “Koç’ta 24 Saat” programının büyük etkisi oldu. Bu program dahilinde kampüste tam bir gün geçirmemiz sağlandı; derslere girdik, yurtlarda kaldık, Koç Üniversitesi öğrencisi olmanın farkını gördük.
Okulda geçirdiğim iki senede yapmayı başardıklarımın bana katkısı şüphesiz büyük. Biliyorum ki, Koç Üniversitesi’nde olmasaydım bunların birçoğunu gerçekleştiremezdim. Okulumun en sevdiğim özelliği, bizi hep en iyiye teşvik etmesi. En iyi hocalar ile en ilgi çekici konular üzerine eğiliyoruz. Biz öğrenme ve üretme isteği içinde olduğumuz sürece her türlü kaynak sağlanıyor. Biz başarılı oldukça, okul da ileri gidiyor; okul ilerledikçe, bizi de yükseltiyor. Böyle bir ortamda da öğrenim görmek bir keyif haline geliyor. Ekonomi Bölümü’nde, çevremizdeki gelişmeleri iktisadi yönden ele alıp farklı bir perspektifle değerlendirmeyi öğreniyoruz. Koç Üniversitesi’nin farkı ise, bunu global vizyon çerçevesinde sunması. Bu sayede Türkiye’den dünyaya değil, dünyadan Türkiye’ye bakabiliyoruz.
Sektör lideri çok uluslu firmalar, daha lisans eğitimimiz bitmeden bizimle ilgileniyor; okulda tanıtım yapıp bizlere staj ve iş olanakları sunuyorlar. Akademik olduğu kadar profesyonel dünyada da Koç Üniversitesi’nin saygınlığının bu denli yüksek olmasının üniversite tercihimde büyük payı vardır.
Üniversite tercihlerimi yaparken, gelecekte kendimi geliştirebileceğim bir alan seçmek istedim; bunun için de en uygun alanın felsefe olduğuna karar verdim. Çünkü felsefe kişinin bakış açısını geliştiren, kişiye eleştirel bir bakış kazandıran ve en önemlisi kişinin her konu hakkındaki önyargılarını yıkıp, özgür düşünmesini sağlayan bir alandır.
Koç Üniversitesi’nde felsefe okumak, bölümdeki akademisyenlerin öğrencileri her alanda desteklemeleri ve öğrencilere olan ilgileri ile felsefenin özgür bir ortamda öğrenciler tarafından algılanmasını sağlıyor. Bu nedenle Koç Üniversitesi felsefe okumak için akademisyenleriyle birlikte en uygun ortamı sağlayan bir üniversitedir. Peki, neden Koç Üniversitesi? Koç Üniversitesi’nin yurt ve burs olanakları, Türkiye’deki köklü ismi, nitelikli akademisyenleri ve öğrencilerin istekleri doğrultusunda geliştirilen fiziki imkânları, benim Koç Üniversitesi’ni seçmemi sağladı.
Koç Üniversitesi, hiçbir fiziksel ve sosyal engelle karşılaşmadan eğitim alınabilecek tek yerdir. Üniversitenin ilk ortopedik engelli öğrencisi olarak her öğrenciye gösterilen ilgi ve ayrıcalıksız sunulan olanaklar benim tercihimi Koç Üniversitesi olarak yapmamın temelini oluşturdu.
Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde alanında uzman öğretim görevlilerinden eğitim almak ve çeşitli araştırma projelerinde çalışma fırsatı bulmak kendimi psikolojinin farklı alanlarında geliştirmemi sağladı. Üniversitemizdeki değerli öğretim üyelerinin danışmanlığında ve onların desteğiyle mezun olmadan kendi araştırmamı geliştirme ve yürütme imkânı buldum.
Engelsiz ve evrensel eğitimi kendine amaç edinmiş olan Koç Üniversitesi’nde psikoloji okuyor olmaktan gurur duyuyor ve kısa zaman sonra mezun olacak olmanın hazin mutluluğunu yaşıyorum.
Koç Üniversitesi, çocukluğumdan beri en büyük merakıma; insanlık tarihine, hiç anlatılmamış bambaşka bir dünyaya açılan kapım oldu. Bundan üç yıl önce okuduğum bir antropoloji kitabı, başka bir üniversitede ikinci sınıfını okumakta olduğum Matematik Öğretmenliği Bölümü’nü bırakıp, Koç Üniversitesi’ne gelmem için adım atmamı sağladı.
Sosyal bilimlere her zaman ilgi duydum. İnsanın binlerce yılda kat ettiği mesafeye, en erken insan topluluklarından bugünün doğayı değiştirecek kadar gelişmiş medeniyetlere hangi süreçlerden geçerek geldiği sorusu benim arkeoloji alanına yönelmemde çok önemli birer etken oldu. Daha önemlisi, meraklarımı akademik bir temelde bu denli başarılı, anlayışlı hocalarının rehberliğinde takip edebilme şansına Koç Üniversitesi’nde sahip oldum.
Koç Üniversitesi, Türkiye'de dünya standartlarında okuyabilmemi, meraklarımın peşinden koşmamı ve gelecek planlarımı hiç tereddüt etmeden takip etmemi sağladı. Arkeoloji ve Sanat Tarihi okurken Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yan dal yapabilme ve dünyaya birden fazla disiplinden bakabilme şansını edindim. Bugün okulda farklı disiplinlerinden aldığımız derslerin yanında, kendi projelerimizi ilerleteceğimiz ANAMED, KUYTAM gibi araştırma merkezlerinde çalışabilme fırsatı, çalışma bursu imkânları bir öğrenciye lisans düzeyinde edinmeyi hayal edemeyeceği bir deneyim sunuluyor. Ve ben hayallerimin peşinde koşarak, bu yola Koç Üniversitesi ile çıktığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Çocukluğumdan beri okumak istediğim bölüm Moleküler Biyoloji ve Genetik’ti. Koç Üniversitesi’ni seçmemiminse birçok sebebi var. Bunların başında öğrenci sayısının az olması ve bu nedenle de oluşan daha iyi eğitim imkânları geliyordu. Okulun bünyesindeki laboratuvarlarda çok çeşitli konular çalışılması da öğrencilerin istedikleri alanlara yönelmesine fırsat veriyor. Ayrıca kampüs ortamı, kulüplerin çeşitliliği ve kampüsteki yaşamın hareketliliği de beni etkilemişti.
Üniversitemizdeki disiplinlerarası eğitim ve araştırma olanakları sayesinde lisans eğitimim sırasında Polimer ve Nanoparçacık Laboratuvarı’nda çalışma fırsatı yakalayıp nanoparçacık alanında tecrübe kazandım. Gelecek sene üniversitemizin sunduğu geniş değişim programı imkânlarından yararlanacağım. Koç Üniversitesi sunduğu imkânlarla her öğrencinin kendini tanıyıp hayallerini gerçekleştirmeye başlayabileceği bir yer.
Koç Üniversitesi’ni seçmemde birçok farklı neden etkili oldu. Öncelikli neden Koç Üniversitesin’de sağlanan disiplinlerarası eğitimdi. Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi olarak sadece alanımla ilgili derslerle limitli kalmayıp farklı dersler de alabiliyorum. Çekirdek Program dahilinde almam gereken matematik, edebiyat, fen ve diğer sosyal bilimler dersleri benim çok daha geniş bir perspektife sahip biri olmamda büyük rol oynadı.
Diğer bir neden ise, Koç Üniversitesi’nde sağlanan güçlü akademik kadro idi. Alanında uzman ve saygı gören birçok profesörden ders alma ve onlarla beraber çalışma şansı Koç Üniversitesi’nde bana sunulan sayısız olanaktan biriydi. Bunların yanı sıra aktif öğrenci kulüpleri ve birçok konuda diğer öğrencilerle çalışabileceğim platformların varlığı da seçimimi yapmam sırasında etkin bir rol oynadı. Son olarak da Koç Üniversitesi’nin anlaşmalı olduğu birçok okulda, ortak yaz okullarında ve dünyanın çeşitli yerlerindeki en iyi okullarda değişim programlarına katılma şansı ise seçimimi yapmamı kolaylaştıran etkenlerden sonuncusuydu.
Koç Üniversitesi'nde olmam gerçekten büyük bir şans, çünkü Türkiye'de kendi eğitimimi bu denli şekillendirebildiğim, bürokrasiden olabildiğince uzak bir başka yer hayal edemiyorum.
2009 senesinde Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nü kazandım. ne var ki, Endüstri Mühendisliği Bölümü'nün benim için uygun olmadığını fark edince, 2011 senesinin Ocak ayında Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’ne geçerek Fizik Bölümü ile çift anadal programına başladım. Kuramsal fizik çok ilgimi çektiği için olabildiğince çok fizik ve matematik dersi aldım.